Türk Ceza Kanunun Vücut Dokunulmazlığına Karşı Suçlar başlıklı 86. Maddesinde Kasten yaralama suçu düzenlenmiştir. Maddedeki tanıma göre ;
” Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” şeklindedir.
Hukuka aykırı bir eylemin yaralama suçu oluşturabilmesi için, eylemin mağdurun “vücuduna acı vermesi”, “sağlığını bozması” veya “algılama yeteneğini bozması” gerekir. Netice olarak üç halden herhangi biri gerçekleşmemişse, fiil, yaralama suçu olarak değerlendirilmeyecektir.
Mağdurun Vücuduna Acı Verme Suretiyle Yaralama: Vücuda acı verme, insan bedeninde herhangi bir düzeyde hissedilen acıyı ifade etmektedir. Örneğin, bir kimseyi tartaklayarak acı çekmesine neden olmak basit yaralama suçu oluşturur.
Mağdurun Sağlığının Bozulması Suretiyle Yaralama: Sağlığın bozulması, mağdurun ruhsal veya fiziksel sağlığının hukuka aykırı eylem neticesinde bozulmasını ifade eder. Sağlığın bozulması sürekli olabileceği gibi geçici bir durum da arz edebilir. Örneğin, failin eylemi neticesinde mağdurda fiziksel veya ruhsal bir hastalık meydana gelmesi, sağlığın bozulması suretiyle yaralama suçuna örnektir.
Mağdurun Algılama Yeteneğinin Bozulması Suretiyle Yaralama: Algılama yeteneğinin bozulması; fiil nedeniyle mağdurun ruhsal durumunun değişmesi, sağlıklı düşünme, anlama ve davranışlarını yönlendirme yeteneğinin ortadan kalkması halinde meydana gelir. Uygulamada savcılıklar tarafından algılama yeteneğinin bozulması gerekçe gösterilerek ceza davası açılmamaktadır.
Türk Ceza Kanunu 86. Maddenin 2. Fıkrasında ”Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur” diyerek fiilin etkisinin basit tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması durumunda da seçenek ceza düzenlemesine yer verildiği görülür. Hapis veya adli para cezası şeklinde seçenekli bir ceza öngörülmüştür. Ayrıca fiilin etkisi basit tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafifse suç şikayete tabi tutulmuştur. Şikayet süresi ise 6 aydır. Basit tıbbi müdahale ile giderip giderilmeyeceğinin tespiti ise elbette alınacak olan adli rapor sonucunda belli olacaktır. Basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek şekilde olması durumda ise şikayet öngörülmemiş olup savcılık resen yani kendiliğinden takip edileceği için belli bir süre sınırı söz konusu değildir VE 8 yıl içinde şikayetçi olunabilir.
Basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek şekilde başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olunduysa 1 yıldan 3 yıla kadar ceza verilecektir.
Ayrıca basit tıbbi müdahale dışındaki yaralama fiillerine ise seçenek ceza düzenlemesine yer verilmemiştir.
(3) Kasten yaralama suçunun;
a) Üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı,
b) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
d) Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
e) Silahla,
İşlenmesi halinde, şikâyet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında artırılır.
Bazı durumlarda ise oluşan netice sonucunda nitelikli yaralama söz konusu olabilir. Kanun koyucu tıbbi açıdan belirli neticeleri saymış ve bu neticelerin oluşması haline ise failin asgari ceza sorumluluğunu belirlemiştir.
Bu tıbbi netice sonucunda nitelikli yaralamalar kanunda şu şekilde belirlenmiştir ;
Madde 87- ”(1) Kasten yaralama fiili, mağdurun;
a) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına,
b) Konuşmasında sürekli zorluğa,
c) Yüzünde sabit ize,
d) Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma,
e) Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun vaktinden önce doğmasına,
Neden olmuşsa, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, bir kat artırılır. Ancak, verilecek ceza, birinci fıkraya giren hallerde üç yıldan, üçüncü fıkraya giren hallerde beş yıldan az olamaz.
Madde 87 ‘nin 2. Fıkrasında ise daha tehlikeli olgular sayılmış ve cezanın iki kat artırılacağı ile düzenlenmiştir.87/2 deki neticelerin gerçekleşmiş olması durumunda cezanın alt sınırı 5 yıl veya 8 yıl olacak şekilde düzenlenmiştir.
2) Kasten yaralama fiili, mağdurun;
a) İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine,
b) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine,
c) Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına,
d) Yüzünün sürekli değişikliğine,
e) Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun düşmesine,
Neden olmuşsa, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, iki kat artırılır. Ancak, verilecek ceza, birinci fıkraya giren hallerde beş yıldan, üçüncü fıkraya giren hallerde sekiz yıldan az olamaz.’
(3) (Değişik: 6/12/2006 – 5560/4 md.) Kasten yaralamanın vücutta kemik kırılmasına veya çıkığına neden olması halinde, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, kırık veya çıkığın hayat fonksiyonlarındaki etkisine göre, yarısına kadar artırılır.
4. Fıkrada ise sonuçta ölümün gerçekleşmesi durumu düzenlenmiş olup , 87. Maddenin 1. Fıkrasına giren hallerde 8 yıldan 12 yıla kadar , 87. Maddenin 3. Fıkrasına giren hallerde ise 12 yıldan 16 yıla kadar hapis cezası verileceği düzenlenmiştir.
4) Kasten yaralama sonucunda ölüm meydana gelmişse, yukarıdaki maddenin birinci fıkrasına giren hallerde sekiz yıldan oniki yıla kadar, üçüncü fıkrasına giren hallerde ise on iki yıldan on altı yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. ”
Kasten yaralama suçun da bir önemli diğer konu ise KASTEN YARALAMA İLE ADAM ÖLDÜRMEYE TEŞEBBÜS AYRIMINA İLİŞKİNDİR ;
Mağdur üzerinde gerçekleşen eylemde failin kastının yaralanma mı yoksa öldürme mi olacağı hususunda, failin hangi saikle hareket ettiğinin, yani, öldürme kastı ile mi, yoksa yaralama kastı ile mi eylemini işlediğinin belirlenmesi gerekmektedir. Bu konuda Yargıtay içtihatları ile doktrinde yer alan görüşler yol gösterici nitelikte olup, bu hususla ilgili net bir ayırımda bulunmanın kolay olmadığını da değinmekte fayda görüyoruz.
FAİLİN HAREKETİ TEREDDÜTE YER VERMEYECEK ŞEKİLDE ÖLDÜRME NİYETİNDE GERÇEKLEŞMESİ GEREKİR.
Failin kastının öldürmeye yönelik mi yoksa kasten yaralamaya yönelik olduğunun belirlenmesi ise maddi vakıalarda kastın hangi suça yönelik olduğuna dair Yargıtay, bu sorunun çözümü için birtakım kıstaslar ortaya koymuştur. Bunlar;
– Fail ile mağdur arasındaki husumetin nedeni ve niteliği,
– Failin suçta kullandığı aracın mahiyeti, atış veya darbe sayısı ile mesafesi,
– Mağdurun vücudunda oluşan yaraların yerleri ile nitelik ve nicelikleri,
– Hedef seçme imkanı olup olmadığı,
– Olayın akışı ve sebebi ve failin işlemeyi kastettiği suçun oluşmasına iradesine dışında engel bir halin bulunup bulunmadığı hususları,
– Adam öldürmeye teşebbüs ve yaralama suçlarını birbirinden ayıran ölçütler olarak belirlenmiştir
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 08.07.2008 tarihli ve 2008/1-88 E., 2008/184 K. sayılı kararına göre ise, öldürme kastının varlığı için;
– Fail ile mağdur arasında olay öncesine dayalı, öldürmeyi gerektirir bir husumetin bulunup bulunmadığı,
– Olayda kullanılan vasıtanın öldürmeye elverişli olup olmadığı,
– Mağdurdaki darbe sayısı ve şiddeti,
– Darbelerin vurulduğu bölgenin hayati önem taşıyıp taşımadığı,
– Failin fiiline kendiliğinden mi, yoksa engel bir sebepten dolayı mı son verdiği,
– Olay sonrası mağdura yönelik davranışları
Gibi sair hususlara birlikte bakılması gerekir. Failin kastının belirlenmesinde başvurulan ölçütlerden hepsinin, öldürme kastını ortaya koyacak şekilde aynı olayda gerçekleşme zorunluluğu yoktur. Ölçütlerden mesela sadece birisinin gerçekleştiği durumda, failin kastının insan öldürmeye yönelik olduğu; buna karşılık ölçütlerden mesela çoğunun gerçekleştiği durumlarda failin kastının yaralamaya yönelik olduğu söyleyebilir. Ayrıca hakim bu şartlar ile ilgili karar verirken ” ŞÜPHEDEN SANIK YARARLANIR ” ilkesini de gözetmelidir. Öldürmeye teşebbüs ettiğiyle ilgili bir şüphe söz konusuysa şüpheden sanık yararlanır ilkesini gözeterek kasten yaralama hükümlerini uygulamalıdır.