Ceza Hukukunda “kast”, suçun işlenmesindeki niyet ve irade durumunu ifade eden bir kavramdır. Kısaca, suçun işlenmesi sırasında failin bilerek ve isteyerek hareket etmesi olarak tanımlanabilir.
Kast, suçun işlenmesindeki zihinsel unsur olduğu için cezai sorumluluk açısından büyük bir önem taşır. Eğer suçun işlenmesinde kast yoksa, fail cezai sorumluluk altına giremez.
Ceza hukukunda kastın dereceleri farklı şekillerde tanımlanabilir. Örneğin, kasıt, doğrudan kasıt, olası kasıt, temel kasıt gibi farklı şekillerde adlandırılabilir. Ancak temelde hepsi, failin suçu işleme konusunda iradesinin olduğunu ve niyetli olduğunu ifade eder.
DOĞRUDAN KAST
Doğrudan kast, failin suçu işlerken tamamen bilinçli bir şekilde hareket ettiği, suçun işlenmesini önceden planladığı ve suçun işlenmesini istediği durumlarda söz konusudur. Bu kast türü, suçun işlenmesinde amaçlanan sonucu doğrudan gerçekleştirme niyetini ifade eder.
Örneğin, bir kişinin bir başkasını öldürmek için silahla doğrudan ateş etmesi, doğrudan kastın bir örneği olarak değerlendirilebilir. Bu durumda fail, öldürme eylemini tamamen bilinçli bir şekilde gerçekleştirmiş, öldürmenin gerçekleşmesini istemiş ve öldürme sonucuna doğrudan yönelik bir niyeti olduğu kabul edilir.
Doğrudan kastın kanıtlanması, suçun niteliği ve cezası açısından önemli bir faktördür. Suçun doğrudan kastla işlendiği kanıtlandığında, failin cezai sorumluluğu daha ağır olabilir.
Doğrudan kastın kanıtlanması, bir suçun işlenmesindeki zihinsel unsur olduğu için ceza hukuku açısından oldukça önemlidir. Bu nedenle, Yargıtay’ın doğrudan kastla ilgili pek çok kararı bulunmaktadır. İşte bazı örnekler:
-
Yargıtay’ın bir kararında, doğrudan kastın, suçun işlenmesinde amaçlanan sonucun doğrudan gerçekleştirme niyetini ifade ettiği belirtilmiştir. Bu nedenle, suçun işlenmesinde doğrudan kastın kanıtlanması halinde failin daha ağır bir cezaya çarptırılabileceği ifade edilmiştir.
-
Yine Yargıtay’ın bir başka kararında, suçun işlenmesinde doğrudan kastın olmadığı ancak olası kastın bulunduğu durumlarda failin cezai sorumluluğunun varlığına hükmedilmiştir. Bu durumda, suçun işlenmesi sırasında failin, suçun işlenmesini olasılık dahilinde tutarak hareket ettiği kabul edilir.
-
Yargıtay’ın bir kararında ise, doğrudan kastın, suçun işlenmesine ilişkin açık bir niyetin bulunduğunu ifade ettiği vurgulanmıştır. Bu nedenle, suçun işlenmesinde doğrudan kastın kanıtlanabilmesi için, failin niyetinin açık ve net bir şekilde ortaya konulması gerektiği belirtilmiştir.
Bu örneklerde de görüldüğü gibi, Yargıtay’ın doğrudan kastla ilgili kararları, suçun niteliği ve cezası açısından önemli bir faktördür. Dolayısıyla, suçun işlenmesindeki kast türünün doğru bir şekilde tespit edilmesi, cezai sorumluluğun belirlenmesi açısından büyük önem taşır.
OLASI KAST
Olası kast, failin suçun işlenmesinde sonucun gerçekleşme olasılığını önceden tahmin ederek hareket ettiği kast türüdür. Yani fail, suç işlemeyi bilinçli bir şekilde gerçekleştirmiş, suçun işlenmesini istemiş ve suçun işlenmesi sırasında oluşabilecek muhtemel sonuçları öngörmüş ancak bu sonuçların oluşması konusunda aldırış etmemiş veya aldırış etse bile bu sonuçların gerçekleşmesini ummamıştır.
Örneğin, bir kişinin silahla havaya ateş etmesi ve bu hareketiyle insanların hayatını tehlikeye düşürmesi, olası kastın bir örneğidir. Bu durumda fail, silahı bilinçli bir şekilde kullanarak insanların hayatını tehlikeye atmıştır, ancak bu kişilerin ölümünü hedeflememiştir. Dolayısıyla fail, ölüme sebebiyet verme suçundan değil de genellikle tehlikeli davranış suçundan cezalandırılır.
Olası kastın kanıtlanması, doğrudan kasttan daha az ağır bir cezaya çarptırılmasına neden olabilir. Ancak yine de, olası kastın da cezai sorumluluğa yol açtığı unutulmamalıdır.
Olası kastla ilgili Yargıtay kararları oldukça fazladır. Burada bazı örnekler verebilirim:
-
Yargıtay 12. Ceza Dairesi, “olası kastın varlığı, failin hareketlerinin niteliği, işlediği suçun türü ve mağdurun durumu gibi birçok etkene bağlıdır” şeklinde bir karar vermiştir.
-
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, “olası kastın varlığı, failin suçun işlenmesinde muhtemel sonuçları öngörebilmesi, bu sonuçları göze alması ve buna rağmen işlemeye devam etmesi durumunda söz konusudur” şeklinde bir karar vermiştir.
-
Yargıtay 11. Ceza Dairesi, “olası kastın varlığı, suçun işlenmesinde faile muhtemel sonuçları öngörebilecek bilgi ve tecrübenin olması gerektiği” yönünde bir karar vermiştir.
-
Yargıtay 5. Ceza Dairesi, “olası kastın varlığı, failin suçun işlenmesi sırasında muhtemel sonuçları öngörebilecek bir durumda olduğu ve bu sonuçları göze alarak hareket ettiği kanıtlanmadığı takdirde, olası kasttan cezalandırılmasının mümkün olmadığı” yönünde bir karar vermiştir.
-
Yargıtay 4. Ceza Dairesi, “olası kastın varlığı, failin bilgi, tecrübe ve yeteneklerinin de göz önünde bulundurulması gerektiği” yönünde bir karar vermiştir.
Bu örneklerde de görüldüğü gibi, Yargıtay olası kastın varlığı ve tespiti konusunda birçok karar vermiştir. Bu kararlarda, suçun niteliği, failin bilgi, tecrübe ve yetenekleri, suçun işlenmesinde muhtemel sonuçların öngörülmesi gibi faktörlerin olası kastın varlığı ve tespiti açısından önemli olduğu vurgulanmaktadır.
Failin Kastının Ortaya Çıkarılması
Ceza hukukunda failin kastını ortaya koyan ölçütler, genellikle failin hareketlerinin niteliği, işlediği suçun türü, suçun işleniş şekli, failin beyanları, delillerin değerlendirilmesi ve olayın genel olarak değerlendirilmesi gibi unsurların bir arada ele alınmasıyla belirlenir.
Bu unsurların değerlendirilmesi sonucunda, failin hareketlerinin bilinçli, istekli ve öznel bir amaçla gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği belirlenmeye çalışılır. Bununla birlikte, bu unsurların birbiriyle bağlantılı ve birbirini tamamlayıcı nitelikte olduğu da unutulmamalıdır.
Örneğin, failin hareketlerinin niteliği ve işlediği suçun türü, olayın genel karakteri hakkında önemli ipuçları verebilir. Bir diğer örnek olarak, suçun işleniş şekli, failin kastının doğrudan mı yoksa olası mı olduğunu ortaya çıkarabilir. Ayrıca, failin beyanları ve delillerin değerlendirilmesi de kastın ortaya çıkarılmasında önemli rol oynar.
Bütün bu unsurların bir arada değerlendirilmesi sonucunda, failin kastının varlığı ya da yokluğu konusunda karar verilir.
Kastı Ortadan Kaldırın Durumlar
Aşağıda, kastı ortadan kaldıran unsurlarla ilgili örnek Yargıtay kararları bulunmaktadır:
-
İradesinin kontrol edilememesi: Bir kişinin iradesinin dışında suç işlemesi durumunda kast ortadan kalkabilir. Örneğin, psikolojik bir baskı altında olan bir kişi, iradesi dışında bir suçu işleyebilir. Yargıtay’ın bir kararında, ölenin eşi tarafından aşırı derecede şiddete maruz kalan ve bu nedenle eşini öldüren sanığın, iradesinin kontrol edilememesi nedeniyle kastın oluşmadığı belirtilmiştir.
-
Hukuka uygunluk sebepleri: Bir fiilin hukuka uygun olması veya bir başka yasal sebep nedeniyle suçun kasten işlenmesi ortadan kalkabilir. Yargıtay’ın bir kararında, bir kişinin kendini savunmak amacıyla zor kullanması sonucu karşı tarafa zarar vermesi durumunda, kastın ortadan kalkabileceği ifade edilmiştir.
-
Bilinçsizlik: Kişinin hareketlerinde kast unsuru bulunmaması, bilinçsizce bir fiil işlemesi nedeniyle de ortaya çıkabilir. Yargıtay’ın bir kararında, bir aracın kusurlu bir şekilde üretilmesi veya bakımının yapılmaması sonucu meydana gelen bir kazada sürücünün kastının olmadığı belirtilmiştir.
Bu örneklerde de görüleceği gibi, kastı ortadan kaldıran unsurların varlığı ceza yaptırımlarını etkileyebilir ve bazı durumlarda suçun kasıtlı olarak işlenmediği belirlenebilir. Ancak her olayın kendine özgü koşulları dikkate alınarak karar verilmesi gerektiğini hatırlatmakta fayda vardır.